Bilen bilir, üniversite hayatımın öncesinin bir kısmı, üniversite hayatımın kendisi ve sonrasında olmak üzere yaklaşık 6-7 yıl Amerika’da yaşamış birisi olarak, Amerika’yı ikinci memleketim olarak görüyorum.
Her zaman hatırlarım, Türkiye’ye olan ziyaretim bitip de, Amerika’ya döndüğümde, seyahat esnasında biraz hüzünlensem de, ne zaman ki New York’un rüzgarı suratıma çarpardı o zaman yaşadığımı hissederdim. Bir özgürlük, bir zincirleri kırma psikolojisi vardı.
En son ayrılışımdan bu yana Amerika’ya gitmeyeli yaklaşık 10 sene olacak. Her sene niyet etmeme rağmen, iş ve ev yoğunluğu sebebiyle bir türlü kısmet olmadı. Ancak özellikle seçim dönemini pek yakından izledim. İzledim derken hem medyadan hem de sosyal medya hesaplarım üzerinden Amerika’daki arkadaşlarımın yaptıkları yorumlar, tartışmalar ve söylemler de büyük bir kaynak oldu.
Trump’ın yaptıkları, Amerika ile hiç uyum sağlamıyor gibi görünse de, ben konuya farklı bir açıdan bakmak istiyorum.
Donald Trump, Başkan Trump olalı yaklaşık 1 hafta oldu. Bu dönemde, ses getiren birçok aksiyonlar aldı. Bunlar arasında en çok dikkat çekenlerden birisi de 7 ülkenin vatandaşlarının Amerika’ya girişini engellemek oldu.
Bu adamcağız delirdi mi? Amerika, özgürlükler ülkesi değil miydi? diyenlere hak verirken, bir yandan da bu işin içinde başka bir iş mi var diye düşündüm.
Politikanın sözlükteki tanımı: “Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa”
Trump bir politikacı değil.
O bir işadamı. Ve iş dünyasında para yapan, başarıya götüren tek birşey var, o da aksiyon.
Amerika onun için bir şirket, bir ülke değil.
Tüm yaptığı “enteresan” kararların dışında, daha dün medikal firmaları toplayıp, yatırımlarını Amerika’ya geri çekmeleri için ikna konuşması ve teşvikler hazırladığını ve bunun da tüketiciye olan yansıması için çalıştığını biliyor muydunuz?
Done is better than perfect.
Bugüne kadar Amerika’nın başında olan Başkanların hangi birisi
- toplumun bir kısmını görmezden gelme,
- uzak diyarlardaki ülkeleri sömürme,
- savaşa girme,
- hak ve özgürlükleri kısıtlama gibi konularda karar vermedi ve uygulamadı?
Ben örnek göremiyorum.
Trump ile önceki Başkanların aralarındaki tek fark, o ünlü kurbağa hikayesinde olduğu gibi, Trump, ısıyı yavaş yavaş yükselterek, kurbağanın sıçramasını engellemeyi seçmedi, ısıyı direkt olarak yükseltti.
Siyasette bu çalışır mı bilemem, bunu zaman gösterecek, ancak iş dünyası için birkaç kelamım olabilir.
Özellikle 2017 gibi her birimizin korku filmi izler gibi bakıyor olduğu piyasaları da düşünürsek, aksiyon alan kazanır. Karar veren kazanır.
“Ben bir düşüneyim”, “Ortamı hazırlayayım da öyle ilerleriz” diyenler de kaybeder.
Aman hızınızı kesenlere de “güle güle” demeyi ihmal etmeyin.
Geçmişe bakıp, geleceği kurgulamak artık sadece lafta kalmış bile olabilir. Artık gelecek o kadar sürprizlerle dolu ki, 2 gün öncesinde olan bugüne uymuyor.
Velhasıl kelam, ne Cumhuriyetçi ne Demokratçıyım, ancak Trump’ın yaptığı birşeye de sessiz kalamıyorum:
İlerliyor.