Facebook’ta sansür

Monsanto firmasını hiç duydunuz mu bilemiyorum. Türkiye de dahil olmak üzere, dünya üzerinde 21.000’den fazla çalışana sahip olan bir Amerikan tarım firması. Firmanın websitesine göre yaklaşık 17 markası bulunan Monsanto, çiftçilere/ziraatçilere tohum ve benzeri maddeler sağlıyor. 66 ülkede fabrikası bulunan kuruluş, ayrıca, Fortune 500 şirketleri arasında yerini almış.

Yakın geçmişte, Amerika’da ürettikleri maddelerin genetiğinin değiştirildiği ortaya konulmuş. Yani, Monsanto tohumlarıyla yetiştirilmiş tüm gıdaların DNA’sının işlenmiş olduğu öğrenilmiş. Bunu duyanlar tepkilerini dile getirebilmek amacıyla Monsanto’nun merkezi olan St. Louis, Missouri’de toplanmaya ve protesto etmeye karar vermişler. Bu tarz toplanmaları en hızlı ve yaygın şekilde duyurabilecekleri mecra olarak Facebook’u seçmişler ve yaklaşık 600 adet etkinlik oluşturulmuş. Toplam katılım ise yaklaşık olarak 3,6 milyon imiş.

Buraya kadar herşey çok normal görünüyor. Konumuz bundan sonra başlıyor. Ecowatch’ın haberine göre, etkinlik sayfalarında pornografik ya da uygunsuz içerik bulunmamasına rağmen Facebook ilgili etkinlikleri kapatmış ve silmiş. Uyarı olarak da Facebook’un kurallarına göre uygunsuz içeriğin bulunduğu nedeni belirtilmiş.

Yakın gelecekte Türkiye’de de çıkan olaylarda sosyal medya platformlarında sansür konusu gündeme gelmiş ve kullanıcılar tarafından büyük tepki gösterilmişti. Hatta konu “fişlenmeye” kadar gitmiş ve Twitter kullanıcının yanında olduğunu gösteren açıklamalar yapmış fakat daha sonra belirli kurallar duyurmuştu. Facebook ise hiçbir kullanıcının bilgisini vermediğini belirtmiş ve devamında sessiz kalmıştı. Gel gelelim, Monsanto olayıyla tarafını biraz belli etmiş oldu.

Kullanıcıların kimliklerini ilgili mercilere teslim etmek veya onların konuşmalarını/toplanmalarını/ tepki göstermelerini engellemek aynı yola gelmiyorsa, nedir? Anlaşılan o ki, ilk başlarda ergenlik döneminin meyvesi olarak doğan ve sonra büyük bir başarıya imza atan sosyal medya platformları, borsanın da verdiği baskıyla beraber “parayı” seçmeye karar verdi. Kendi geleceğini tehlike altına alabilecek her konuda hukuk guruları tarafından hazırlanmış Terms & Services dokümanlarını kullanarak konudan kurtulmayı amaç edindiler.

Bu gelişme, kullanıcılar açısından bir kez daha düşünmeyi gerektiriyor. Yine yakın gelecekte Mark Zuckerberg’in hesabının Filistinli bir kullanıcı tarafından hacklendiğini gördük. Güvenlik gediğinin hep olduğu söylenen Facebook’un gerçekten çok açığı bulunduğu da böylece kanıtlanmış oldu. Bunları toplayınca sansürleyen, güvensiz bir platformun üyesi olduğumuz ortaya çıkıyor. Bu da sosyal medyanın doğuş sebebini tamamen unuttuğunun bir göstergesi, kısacası lobiler onları da ele geçirdi. Şimdilik, yeni timeline’la kullanımını %65 arttıran Facebook’un bu seçiminin sonuçlarını hissetmediği aşikar fakat siyasileri, devletleri protesto eden gençler, platformları protesto edemez mi? Bekleyelim görelim.

Bir de öngörü yapalım. Japonlar ne demiş? Kriz fırsattır. Sosyal medya devlerinin içine giriyor olduğu bu “kriz”, yepyeni mecraları da beraberinde getirecektir. Bu güven kaybını farkedenlerin atağını da bekliyorum!

20130821-230308.jpg

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s