Seçimlerin sonuçlarını yorumlarken

Dün, Türkiye’de tarihi bir gün yaşandı. Bir çok kişi sandık başına gitti ve yerel seçimler için oyunu kullandı. Söylenene göre katılım oranı rekor kırıp %90’ları bile geçmiş olabilir. Ne güzel, bilinçli olmuşuz bir günlük bile olsa.

Seçimler bitti.
Sandıklar sayıldı.
Hatta bazı şehirlerde itirazlar dolayısıyla hala sayılmaya devam ediliyor.

Ama görünen o ki, genele bakıldığında galip: AKP. Ya da Erdoğan.

17.Aralık sürecini bir kenara bırakarak, sebebini anlamak için birçok gazeteci, yorumcu televizyonlarda konuşuyor. Birçoğu da tarafları simgelediği için objektif yorum yapmıyorlar ama deniyorlar.

Ben bir de pazarlamacı gözünden yorumlamak isterim.

Son zamanlarda pazarlamayla ilgili izlediğim birkaç video ve makalede bahsedilen şu olgu çok hoşuma gitti: “tüketici birşeyi satın almaz, onu işe alır.” Donut’tan tutun da arabaya kadar herşeyi işe alır. Bu bağlamda, birisini işe alabilmeniz için önce onun işinize yarayacağına ve problemlerinize derman olacağına inanmanız gerekir. 20-25 dakikalık görüşmeler bilgi birikimini anlamanın yanında ikna olup olmadığınızı ölçmeniz için gereken zamandır.

Peki, bir insana ikna olmanız için neler gerekir? Ya da şöyle de sorabilirim; bir eşyayı satın almadan önce neler hakkında ikna olmalısınız? Neden Samsung değil de iPhone alıyorsunuz mesela?

Söyleyelim.

Çünkü, Apple’ın inandığı ve gerçekleştirmeye çalıştığı amaca inanıyorsunuz. Hikayesine ikna oluyorsunuz. Yarattığı dünya sizi çekiyor. Samsung kötü mü? Hayır değil. Ama anlattığı hikaye belki “çok teknolojik”, “çok uzak” ve belki de çok “anti-iPhone odaklı”. Tam olarak amacı dillendiremiyorsunuz ama karşınızdaki amacını biliyor. Bu da yeter.

Hikayesi olmayan ve varlık nedenini bilmeyen hiçbir marka, insan, kurum yaşayamaz ve başarılı olamaz.

Beğenelim ya da beğenmeyelim, AKP’nin anlattığı bir hikayesi, hikayesinin bir yüzü ve tüm bunlara ikna etmek için bir planı var. Şu anda gördüğümüz tüm diğer partilerin tek hikayesi, AKP’nin hikayesini kopyalamaya çalışmak.

Hikayen yoksa, anlatacak birşeyin de yoktur.
Anlatacağın bir kelamın yoksa, dinleyenin de olmaz.

İdeolojileri bırakalım. Kimi işe alırdınız?

Yurdum insanı internette

Bugün arabayla yolda giderken şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştım.

Araçların arkasında “Hatalıysam 0212 xxx yy yy numarasını ara” cümlesini görmeye çok alışkınız da, minibüsün arkasındaki şikayet bildirim yönlendirmesi “vay anasını” dedirtti.

Çok fazla lafa gerek yok! 7’den 70’e, A grubundan C’sine hepimiz internetteyiz. Markalara eski kanallarında uyanmaları dileğiyle!

20140105-190943.jpg