Yaklaşık 1 haftadır güzel ülkemde devam eden bir direniş söz konusu. Aslında direniş lafını pek sevmem. Zira direnmekten bahsetmek demek, bir şeye inat etmeyi de kapsayabilir. Halbuki olanlar, bence, inattan çok inanmak. #inangezi desek daha doğru olur.
Peki, neye inanıyoruz?
Bazı hakların ihlal edildiğine, insanların rahatça bayraklarını asamadığına, kullanamadığına, Türklükten utandırmaya çalışıldığına ve özgürlüklerin özellikle bir kesimin elinden alındığına.
Şimdi, geçmiş senelerde daha muhafazakar kesim de şunları söylüyordu muhtemelen.
Bazı haklarımız ihlal ediliyor, rahatça başörtümüzü takamıyoruz, Dindarlığımızdan utandırmaya çalışılıyor ve özgürlüklerimiz özellikle elimizden alınıyor.
Bu sebeptendir ki, bunları söyleyen kesim, 50%’yi oluşturarak bu ezilmişlikten kurtulmak ve refaha ermek istedi. Bir yandan haklıydılar da. Hayat onlar için de zor olmuştu. Yine bu sebeptendir ki, bu kesim şimdi ki inancı, “direnişi” anlamak veya anlasalar bile desteklemek istemiyorlar.
Öncelikle şunu söyleyelim, sosyal medya gösteriyor ki %50 artık pek de %50 değil. Oy vermiş olan bir segment (özellikle de gençler) yapılan şiddet ve umarsızlıktan rahatsız olacaklar ki hem sosyal medyada hem de bloglarında bu davadan vazgeçişlerini yazıyorlar.
Ama anlatmak istediğim bu değil. Yetkililere hangi tarihte olduğumuzu hatırlatabilmek için 5 altın kural yazmak isterim. Belki süreci yönetmekte faydam dokunur.
1) Jenerasyon Y’yi tanımadığınız çok belli, zira biz işimiz gereği kendilerini yakınen tanıyoruz. Kendileri, samimiyet arayan, istediğini almaya çalışan, sosyal medya kurdu ve arkadaşlarının tavsiyeleriyle yönlenen insanlar. Bu insanlar şu an tüm Türkiye’de yürüyüşleri başlatanlar. Niye? Çünkü samimiyetler inandırıcı değil demek ki. Açık olun, samimiyetle yaklaşın. Bir genç bile size inanırsa, sokaklar durulur.
2) Medyayı susturmakla, bu şiddeti saklayabileceğinizi düşünmek de nereden çıktı? Sosyal medyanın var olduğu günümüzde, insanların göremeyeceği, duyamayacağı ve haber alamayacağı birşey olduğunu nasıl düşünürsünüz? Medyayı susturmakla, olayı daha da büyüttünüz.
3) Yandaşlarınızı gaza getirerek, hırçın bir jenerasyon Y’yi de uyandırdınız. Yeni doğan vampirler gibi kontrolsüz bir biçimde kan içmeye çalışıyorlar. Bu da görüntünüzü daha da sorunlu hale getirdi.
4) Sosyal medyayı sorun olarak görmeyi nereden çıkardınız? Sosyal medyada eleştirilere yanlış cevap veren her markanın sonunu danışmanlar biliyordur sanırım. Birileri size anlatsın. İnsanları susturamazsınız. Ancak olumlu konuşmalarına teşvik edebilirsiniz.
5) Jenerasyon Y, inançlara çok saygılıdır. Bu sebeptendir ki, fotoğraflarda baş örtülüsüyle mini eteklisini beraber görüyorsunuz. Ve bu sebeptendir ki, inandıklarına bastırmaya çalıştıkça, inançlarını büyütüyorsunuz.
Bence, halkınızı tanımıyor değilsiniz. Sadece yeni dünyayı tanımıyorsunuz. Tanımaya çalışın. Sizden beklenen bu.