Bu haftaki konuğum, değerli avukat, hoş sohbet Sibel Vidinlioğlu! Kendisiyle tanışmamız, ondan hizmet almamızla başlamış olsa da kısa zamanda sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaşlığa dönüştü. Hukuk konusunda, yeni neslin güçlü temsilcilerinden olan Sibel ile biraz yasaları, hukuku konuştuk. İyi okumalar!
Sibel Vidinlioğlu: Bizim hukuk sistemimiz Kara Avrupası hukuk sistemidir. Yani Yazılı, içtihadî nitelikte olmayan, özel hukuk-kamu hukuku ayrımı olan ve yargı ayrılığı sistemi geçerli olan bir hukuk sistemidir.Bir diğer hukuk sistemi İngiltere de kurulmuş olan Anglo Sakson hukuk sistemidir.
Yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Ancak Türkiye’de yargı sisteminde bunun ilke olarak uygulanabildiğini söylemek zordur…
Sibel Vidinlioğlu: Anayasada “Herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak, iddia ve savunma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Burada haklı haksız ayrımı yapmak güç. Her ne kadar haksız olduğuna inanmış olsanız da müvekkilinizin lehine olan hususları yargıya taşımakla yükümlüsünüz. Aslında yanlış olan algı suçluyu savunan avukatın , aslında müvekkilin yaptığı eylemi doğru bulup onu savunduğunu düşünmekten kaynaklanıyor. Avukat olayda tarafsız olmakla yükümlü. Sonuçta savunma bir hak ve suçluluğu ispat edilene kadar herkes masum…Özellikle ceza davalarında sizin de sözünü ettiğiniz psikolojik süreç devreye giriyor. Maalesef tamamen olaydan kendinizi soyutlamanız mümkün olmuyor. İnsan psikolojik bir varlık sonuçta.Suç işleyen kişiyi de suça sürükleyen bir çok psikolojik etken var. Savunma tüm bunların birlikte tahlili ile birlikte yapılmak zorunda.Ben doğruluğuna inandığım davalarda vekil olarak yer almayı tercih ediyorum…
Sibel Vidinlioğlu: Türkiye de iyi eğitimli avukatlardan önce eğitim sistemi tümü ile en başından eleştirilmeli belki de. Eğitim kalitesi düştükçe tüm meslek gurupları bu husustan etkilenmekte.Eğitim sistemi tamamıyla tartışılması gereken bir konu aslında. Bu sorunlar hukuk eğitimine de yansıyor şüphesiz.Türkiye’de çok başarılı avukatlar var. İşini özveriyle, sorumlulukla yapan… Avukatlık belli bir eğitim aldıktan sonra tamamlanan bir meslek değil. Sürekli değişimi takip etmek gerekiyor. Bir anlamda eğitim hiç bitmiyor…
Embed from Getty ImagesSibel Vidinlioğlu: Mobbing konusu çok yakın zamanda Türkiye’de tanımlanmış durumda diyebiliriz. Aslında mobbing dışında işçilerin fazla mesailerle çalışması, haksız nedenle işten çıkarılması, kıdem alacaklarında mahrum bırakılmaları, izin haklarını kullanamamaları gibi bir çok problem iş davalarına konu olmuş ve halen olmaktadır. Mobbing uzun yıllardır çalışanların yaşadığı bir problem iken yakın zamanda yargıtay kararları ile içtihat oluşturmuştur.Mobbing en basit tanımı ile çalışanların işyerinde uğradığı psikolojik baskıdır. Bu baskı sistematik olarak, sürekli ve kasıtlı bir şekilde yapıldığında mobbing kapsamında değerlendirilmektedir. Türkiye’de genel olarak mobbing uygulayan işverenler, İş Kanunlarının işçiyi koruyan tazminat ve işe iade hükümlerinden kurtulmak ve işçiyi istifaya zorlamak için uygular ve bu süreçte mobinge maruz kalan işçi çoğu zaman psikolojik açıdan ciddi zararlar görerek istifa edip ayrılır.
Bu aşamada mobbinge maruz kalan işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. İş Kanununun eşit davranma borcu ve buna aykırı davranış nedeni ile işverene karşı ayrımcılık tazminatı isteyebilir. Borçlar Kanununa yapılan atıfla tazminat talep edebilir.
İşyerlerinde psikolojik taciz ifadesi mevzuatımıza ilk defa Türk Borçlar Kanunu ile girmiştir. Söz konusu Kanunun “İşçinin kişiliğinin korunması” başlıklı 417 nci maddesi altında düzenlenmiştir. Yapılan bu düzenleme ile işçinin işyerindeki psikolojik tacizlere karşı hukuki güvence altına alınması konusunda önemli bir adım atılmıştır.
İşverenin bu maddeye aykırı davranışları sonucu ortaya çıkan zararların tazmini,sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi tutulmuştur.
İş Kanunu hükümlerinde işyerlerinde psikolojik taciz kavramına doğrudan yer verilmemiş olmakla birlikte;
- “Eşit davranma ilkesi” başlıklı 5 inci madde,
- “Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi” başlıklı 22 nci madde,
- “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 24 üncü madde,
- “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25 inci madde kapsamında uyuşmazlıkların değerlendirilmesi mümkündür.
Sibel Vidinlioğlu: Hukukçu olmak isteyen veya bu mesleğin eğitimini alan ve gelecekteki meslektaşlarıma öncelikle bu mesleğin maalesef filmlerdeki gibi olmadığını hem onların hem de onlarla aynı yerde duran bizlerin zorlu bir yolda yürüdüğümüzü söyleyebilirim. Zor olan ile mücadele avukatlık mesleğini daha da keyifli kılacak onlar için de bundan da eminim. Adalet arayışı sadece ofislerimizde , adliyelerde değil; sokaklarda, evimizin içerisinde kısaca hayatın her alanında devam edecek… Bu anlamda hepsine bol şans diliyorum:)Bu keyifli röportaj için de sana çok teşekkür ediyorum!