İş hayatımız süresince bazen -eğer şanslıysak- gerçekten iyi kalpli insanlarla karşılaşırız. Sevgili Ceylan da benim için o insanlardan birisi. Kendisi hem perakende sektöründe işini severek yapan bir işkadını hem de Ela’nın annesi. Evet, bu haftaki konuğum, Intersport Türkiye’nin Pazarlama Müdürü Ceylan Çetinbağ. Kendisiyle hoş bir sohbet yaptık. İyi okumalar!
İpek Alkan: Kendinden biraz bahseder misin?
Ceylan Çetinbağ: Eğitim hayatım Samsun, Konya ve İstanbul’da geçti. İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Lisansı sonrasında Galatasaray Üniversitesi Pazarlama İletişimi Yüksek Lisans derecelerini aldım. Üç yıllık bankacılık sektörü deneyimimin ardından, 2010 yılından bu yana perakende sektöründe çalışıyorum. Bir pazarlama profesyoneliyim; ayrıca Ela isminde bir şekerin de annesiyim :)
İpek Alkan: Kanyon AVM’de uzun süre görev aldıktan sonra şimdi de Intersport’un Pazarlama Müdürüsün. Bir AVM’den sonra, tek bir marka ve tek bir ürün gamına yoğunlaşmak rahatlatıcı oldu mu? Arada ne gibi farklar hissediyorsun?
Ceylan Çetinbağ: Her ne kadar çalıştığım iki marka da aynı sektörde olsa da AVM/marka dinamiklerinin oldukça farklı olduğunu çok daha iyi gözlemliyorum şu an. Kanyon’da müşteri deneyimi herşeyin üzerinde ve çalışmalarımızın temelini oluşturuyorken; Intersport’ta daha ürün odaklı olduğumuzu söyleyebilirim. Pazarlama stratejisi olarak farklı iki bakış açısı; farklı girdileri ve çıktıları var. Bunu deneyimlemek benim için heyecan verici.
Tek bir marka ve tek bir iletişim kanalı gibi görünse de gerçekte iş öyle değil. İçeride farklı 80 marka ve 10’dan fazla spor kategorisi var. Perakende pazarlaması anlamında çok fazla marka ile işbirliği yapmak durumundayız. Her kategoride farklı fiyat gamlarında ürünler olduğundan hedef kitle de oldukça geniş. Sloganımız “Herkes için spor!”; dolayısıyla en popüler ve yüksek performanslı koşu ayakkabısı da, kategorisinin en uygun fiyatlı koşu ayakkabısı da Intersport’ta bulunuyor. Rekabet oldukça sıcak! Ülkemizde yaygın olan departman mağazaları, global markaların monobrand mağazaları ve diğer spor perakendecileri… Hem online’da hem offline’da savaşıyoruz diyebilirim.
İpek Alkan: Intersport global bir marka ve Türkiye’de de başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye için ne gibi planlarınız var?
Ceylan Çetinbağ: INTERSPORT bir Isviçre markası. 43 ülkede 5.500’ün üzerindeki mağazası ile dünyanın en büyük spor perakendecisi. Türkiye INTERSPORT ise, Yunan bir perakende grubu olan Fourlis’e ait. Fourlis Group, Türkiye haricinde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Güney Kıbrıs’ta Intersport markasını temsil ediyor. Türkiye’de 8 ilde 22 mağazamız var. Ayrıca online mağazamızdan da servis veriyoruz. Türkiye büyük bir pazar INTERSPORT için. Genç nüfus fazla, spora olan ilgi giderek artıyor. Özellikle kış sporları ve outdoor gibi markanın sahiplendiği alanların giderek popülerleşmesi INTERSPORT için bir fırsat. 2015 yılında yeni mağaza açılışları var hedeflenen; özellikle bulunmadığımız Anadolu illerinde yeni mağazalar açarak büyümeyi hedefliyoruz.
İpek Alkan: Sağlıklı yaşamın çok revaçta olduğu günler yaşıyoruz. Bu hayata katkı sağlayabilecek, sattığınız ürünlerde enterasan ve eşsiz olan bir ürün var mı? Biraz tüyo alalım.
Ceylan Çetinbağ: Açıkcası üründe farklılık çok zor ve çok kolay taklit edilebilir bir şey. INTERSPORT’ta bilinen global spor markalarının yanında private label diyebileceğim bize ait markalar da satıyoruz. İşimizin sırrı bu markalarda. Bu sayede “Herkes için spor!” mottomuz anlam kazanıyor. Ayrıca; INTERSPORT büyüklüğünden kaynaklanan satınalma gücü sayesinde global markalarla işbirlikleri yapabiliyor; bu da her sezon sadece INTERSPORT’ta bulabileceğiniz exclusive ürünler anlamına geliyor. Bayıldığınız o ayakkabının pembe rengi sadece bizde olabilir mesela!
Embed from Getty Imagesİpek Alkan: Perakende sektöründe hatrı sayılır bir tecrüben var. Bence, tüketici alışkanlıklarındaki değişimlerin direkt ve yoğun şekilde etkilendiği sektörlerin başında Perakende geliyor. Sence, Türkiye’deki perakende sektörü, tüketiciye hızlı ve doğru bir şekilde yanıt verebiliyor mu? Eksikler neler?
Ceylan Çetinbağ: Öncelikle tecrübemi hatırı sayılır bulduğun için teşekkürler ama daha çok fırın ekmeğim var. Perakende öğrenciliği bitmez :)
Sektörde dinamik oyuncular da var ağır çekim ilerleyenler de. Herkesi aynı kefeye koymamak gerekli bence. Ama şunu söyleyebilirim; online alışveriş deneyimine geçiş giderek ivme kazanıyor. Özellikle mobil cihazlardan alışveriş yadsınamayacak seviyede ve çok daha parlayacak. Bu kapsamda; online’da müşteriye en iyi deneyimi sunmak, offline’ı online’da yaşatmak gerekli. Online mağaza tasarımının kullanıcı dostu olması, ürün ile ilgili en doğru ve gerekli bilgiyi sunmak, teslimatın hızlı ve doğru oluşu, tüm safhalarda kurulan iletişim… hepsi çok önemli. Bir mağaza işletip AVM kirası vermekten; temizliğinden ışığına müziğinden konseptine bir düzen sağlamaktan daha kolay ve maliyetsiz gözükse de hatrı sayılır bir yatırımı hakediyor iyi bir sistem. Dolayısıyla bu alanda altyapı üzerine daha çok çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hacmin giderek artacağı öngörüldüğünde hem online altyapıyı güçlendirmek hem de offline’da yani mağazalar için müşteriyi çekecek yeni sebepler bulmak gerek. Online’ı offline’a bağlamak veya mağazada yeni deneyimler yaşatmak gibi… Mesela online’dan satın alıp teslimatı mağazadan yapmak; mağazada ürünü kabinde denemek yerine akıllı bir aynada ürünü üzerinizde görmek… bunları yapan markalar var şu an sektörde ve hepsi Türkiye için birer inovasyon. Dolayısı ile iyi şeyler oluyor sektörümüzde…
İpek Alkan: Perakende sektöründeki meslektaşlarına 2015 senesi için herhangi bir önerin var mı?
Ceylan Çetinbağ: Sadece perakende sektörü için değil müşteriye dokunan her sektör için önerim: empati. Eğer en değerli olan müşteri ise; en kolayı düşünmeye müşteri tarafından başlamak. Tüm fırsatlar, gelişime açık alanlar ve yaratıcı fikirler bu basit sorunun cevabında: ben müşterim olsam ne isterim?