Sevgili okuyucularım, önce kısa bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum:
Ateş,su, ve ahlak yeni tanışmışlar ve bir muhabbete tutuşmuşlar. Başlamışlar kendilerini tanıtmaya. Ateş başlamış söze: “Bendeniz ateş! Ben aşığımdır kimi zaman karanlıklarda, kimi zaman soğuklarda ısınmaya sebebim. Kimi zaman güneşim, kimi zaman bir kor parçasıyım yakarım hoşuma gitmediğinde önüme ne gelirse. Çok iyiyimdir. Benden çok kere istifade edilebilir der ve ekler ateş;fakat bir sinirlenirsem yakarım etrafımda ne varsa kimi zaman yangın olurum ansızın yakalarım en boş anlarda der. Onun için benimle aranızı iyi tutun der.” Su başlar söze: “Bendeniz su! Hayat kaynağıyımdır. Yokluğum çok kötüdür. Ben olmazsam yaşayamaz mahlukat. Her hayatta ben varım der. Benim olduğum yerde hayat.”
Sonra başlar ateşin yaptığı gibi zararlarından bahsetmeye. “Fakat der ben bir kızarsam sel olurum bazen, bazen bir fırınayla gelirim ne varsa yutarım der. Onun için benle aranızı iyi tutun der.” Sıra gelir ahlaka: “Bendeniz ahlak! Hayat düzeninde benim yerim başkadır, der. Benim hiç bir kötülüğüm yoktur. Kimseyi de tehdit etmem”, der. Sonra ateş girer söze: “ben bu arkadaşlığı çok sevdim” der. “Hani olurda bir gün birbimizi kaybedersek nasıl buluşacağız?” der. Su der ki; “beni kaybederseniz eğer bir yağmur gördüğünüzde kaçmayın yaklaşın ben orada olurum”, der. Ateş der ki; “beni kaybederseniz eğer bir duman görürseniz, bir sıcaklık hissederseniz hemen gelin ben orada olurum”, der. Sıra gelir ahlaka: “Siz siz olun beni sakın kaybetmeyin der. Eğer beni bir defa kaybederseniz, bir daha bulmanız mümkün olmayabilir.”
Zira, bu aralar ben özellikle iş dünyasında ahlak görmez oldum. Genel işleyişten etkilenen, sözde beyaz yakalılar olmak üzere tüm iş dünyasında bir ahlak, bir etik kaybı yaşanıyor.
En düşükten en yüksek mertebeye kadar, herkeste bir bozulma meydana gelmiş durumda. Şimdilerde bazıları küçücük akıllarıyla, küçücük oyunlarla, büyük dünyaları sarsmaya çalışıyor.
Bu gidişten sonra ne iş ahlakını ne de onun babası genel ahlakı bulmamız zor arkadaş.
Çok güzel bir öykü..
insanlar nasıl bu kadar çirkinleşebiliyorlar anlamak mümkün değil…çok üzücü..