Dünyada yıllardır süregelen ve aslında birçok kişinin karşı gösteriler yaptığı globalizasyon/ globalleşme (globalization) ile ilgili nacizane birkaç yorum yapmak ve “olursa da” yeni bir bakış açısı kazandırmak isterim.
Öncelikle söyleyeyim, tamamen kendi gördüklerimi yazıyorum. Arkasında bilimsel bir kanıt yok.
Bizler gibi sıradan vatandaşlar için “globalleşme” ne demekti?
Ülkeler arası ekonomik, politik, siyasi birleşme, ortaklaşa hareket edebilme, güçlerden güç oluşturma idi.
Karşı gösteriler yapıldığında çocuk yaştaydım. Açıkçası, biz vatandaşlara “globalleşme”nin elinin nasıl dokunacağına pek de aklım erememişti.
Şimdilerde katıldığım toplantılar veya dokunduğum firmalarda gördüğüm bir takım izler globalleşmeyi daha da elle tutulur hale getirdi.
Globalleşme ile beraber, tüm firmalarda “tek ses, tek yürek, tek amaç, tek misyon” oluşturma hevesi ve bunun için harcanan bütçeler nehir olup taştı. Zira, hala, Türkiye’de ve dünyada birçok firma, “tekleşmek” için uğraşıp duruyor.
Sistemin vermek istediği mesaj şu: “seni, “biz” olarak görmem gerek.”
Gel gelelim, şimdi Pazarlamadaki ve Dijital dünyanın bizlere çokça vermek istediği mesajı biraz çözümleyelim.
Instagram, Facebook, Kişiselleştirilmiş Epostalar, SMS’ler vs vs vs…
Şimdiki sistemin vermek istediği mesaj şu: “biz yok, “sen” varsın.”
Bunu fark ettiğimden beridir düşünüyorum.
Jenerasyon Y ve Z’nin birçok anlamda hayal kırıklığına uğraması ve çalıştıkları firmaların da memnun olmaması, iki farklı mesajın yarattığı anlam karmaşası olabilir mi?
Devletler tarafından beyinlerimize hücum ettirilen birbirine tamamen ters düşen 2 mesaj var:
“seni, “biz” olarak görmem gerek.”
“biz yok, “sen” varsın.”
Aynı ağızdan aynı anda ve aynı yerde iki ayrı mesaj çıkıyor.
Bellekler temizlenmeli.
Bu ikilemi çözümlemek gerek, yaratılan kirli iletişimin farkındayım.
1- Önce kendini tanı.
Sistemin söylediğini sıfırdan alalım. Sen ne istediğinden emin ol. Önce kendini tanı. Belleğini temizle. Önce “biz”e değil, kendine odaklanır mısın lütfen?
Sen ne istiyorsun? Sen ne yapıyorsun? Sen ne hayal ediyorsun?
1- Önce etrafını tanı.
Kendini tanırken, dışarıdan tamamen kopuk olamazsın. Karşılaştır demiyorum, sakın bu hataya düşme. Zira karşılaştırmaya çalışırsan, yanlışa düşersin. Ama gerçeklerden de kopuk olma.
Dünya nasıl ilerliyor? Düzen nerede? Bu düzenin hangi halkasındayız?
2- Sonra “hangi bize” ait olacağına karar ver.
Bir halkadaki bir nokta mı olmak istiyorsun yoksa o halkayı büyüten adam mı olmak istiyorsun? Buna bir zahmet karar ver.
Bu işlerde tek doğru yok.
Ama kafan karışık ey okuyucum, hepimizin öyle.
Aynı ağızdan aynı anda ve aynı yerde iki ayrı mesaj çıkıyor.
Ne var ki, ne senin ne bizim istediğimiz olacak. Sen en önce “kendini ve etrafını tanı”. Düşün.
Senin düşüncen ne?