Eğitim hayatımızın ilk anlarından beri annemiz, babamız, öğretmenlerimiz bize neyin doğru veya yanlış olduğunu söylüyor ve buna göre yönlendiriyordu. Çoğumuz bu tavsiyelere uygun olarak eğitim hayatımızı tamamladık. Ve kariyer hayatımıza başladık.
Eğer ailelerimizin şirketlerinde çalışmaya başlamadıysak, kariyer hayatına başladığımız andan itibaren tamamen tek başımıza kaldık. Seneler boyu akıl veren bu insanların yerine patronlar, müdürler ve iş arkadaşlarımız geçti. Bazı global kurumsal şirketlerde ise “yalnız kaldığımızı unutturmak için” mentorlarımız oldu. Ama en son kararı hep biz almaya başladık. Peki, bunun farkında mıyız? Yoksa senelerin verdiği alışkanlıkla hala birilerinin bizler için kararlar almasını mı bekliyoruz?
İşte bu noktada, ne üniversitelerde ne de başka eğitim kurumlarında öğretilmeyen bir konuya geliyoruz. Kariyer hayatınız boyunca atılan tüm adımlar yalnızca ve sadece sizi bağlar ve sonucu konusunda kimse size garanti veremez. Üstleriniz veya mentorlarınız tarafından verilen akıllar sizden daha çok, şirketin geleceğini sağlama almak amacıyla söylenen sözlerdir. Eğer ki gitmek istediğiniz hedefi kafanızda belirlemediyseniz, o kurumun amacına göre şekillenirsiniz ve oradan oraya savrulursunuz.
Bu savrulma, ilk başta sizin kendi istediğiniz birşeymiş gibi gelir. Karar verebilmenin o dayanılmaz egoist hissiyle, mutlusunuzdur ve yaşanan sıkıntıların yürüdüğünüz yola yardımcı olduğunu düşünürsünüz. Halbuki, her seçilen hedef sıkıntı yaratmak zorunda değildir ve dayanılmaz sıkıntılar çekiyorsanız, birşeyleri arada bir kazanabilmelisinizdir. Açıkçası şunu benimsemekfe fayda vardır; gideceği yeri bilmeyen bir yelken için rüzgarın hangi yönden estiğinin pek de önemi yoktur.
Rüzgarın yönünün doğru olup olmadığını anlamak için aşağıdakilere dikkat etmeyi unutmayın:
1) 20 sene sonra kendinizi nerede görmek istiyorsunuz? Bunun cevabını verin.
2) Bulunduğunuz nokta sizi o hedefe mi götürüyor yoksa zaman mı kaybettiriyor?
3) Tutkunuz ve inandığınız şey nedir?
4) Herşey para değildir. Ve kendi kariyeriniz için birkaç ay lüks restoranlara gitmezseniz dünyanın sonu gelmeyecektir ama parayı en birinci önceliğe koyarsanız kendinizin değil paranın kölesi olursunuz.
5) Kim olduğunuzdan ödün vermeyin.
Çünkü ancak siz, kendi kurtarıcınız olabilirsiniz. Michael Jackson’ın da dediği gibi All I wanna say is that they don’t really care about us.