Carlsberg dostlarınızı test ediyor!

Birkaç hafta önce Heineken’in iki viral videosundan bahsetmiştim.

Heineken iş görüşmesi

Heineken konser

Hatta hepinizin de bildiği, Heineken Konser viral videosu Anadolu Efes’in ajansı TBWA tarafından da “esinlenilip” kullanılmıştı.

Bu videoların bu kadar başarılı olmasının ve ses getirmesinin birkaç sebebi var.

– Birincisi, doğal ve insan içgüdülerini konu alıyorlar. İzleyen kişi “ben olsaydım ne yapardım?” Diye düşünmeye başlıyor. Yani izlediği durumla bağ kuruyor.
– Doğal oldukları için empati ve sempati uyandırıyor.
– Şaşırtıcı.
– Eğlenceli.
– Ve sonunda hep bir mutlu son ve kahkaha var.

Tüm bu özellikler içinde barındırmayı hedefleyen Heineken de çok başarılı işler çıkartArak tüketicinin aklındaki yerini iyice sağlamlaştırmış oldu. Tüm bunlara “cevap” niteliğinde benzer bir çalışma da gecikmedi. Heineken’in rakibi Carlsberg de bu akıma kapılmış ve yeni bir viral video paylaşımında bulunmuş.

Öncelikle, şunu belirtelim; “esinlenmek” iki şekilde olur. Ya Anadolu Efes’in yaptığı gibi orjinal fikrin hikayesinin yanından, altından çekiştirirsiniz ya da fikrin kullandığı asıl “tool”u ve kurgusunu başka bir konseptle kullanırsınız. Ben, açıkçası Carlsberg’in videosunu ikinci seçenek olarak gördüm. Fikir ve vermeye çalıştığı his/konsept güzel. Fakat, Heineken’in yaptıklarına o kadar çok benzemiş ki, insan yaratıcılık arıyor. (Bu akımın ilk sahibi Carlsberg ise de etkili duyuramamışlar. Ki öyle olduğunu sanmıyorlar.)

Yine de izlemeniz tavsiye… Kim bilir başka başka bir Türk ajansı esinlenir :)

Carlsberg dost testi

.

20130317-235326.jpg

Neden kopya çekeriz?

Öğrencilik hayatınızda bu soru sorulduğunda cevap vermeniz kolaydı sanıyorum. Kopya çekiyordunuz çünkü çalışmamıştınız/ hazır hissetmiyordunuz. Bu öğrencilik hayatında olabilen birşey. Herhalde hayatında kopya çekmemiş bir insan yoktur. Ne kadar çalışkan olursanız olun bazı derslerde, din, milli güvenlik vb, insanın kopya çekesi gelirdi. Ne de olsa öğrenmenin çok da önemli olmadığı ve sene sonu ortalamasına pek de etkisi olmayan derslerdi bunlar. Şimdi okul hayatındaki kopya hikayeleri gurur duyulan ve anlatmaktan hoşlanılan birer anı.

Peki iş yaşamınızdan kopya çekmeye örnek verebilir misiniz? Hayır. Çünkü kopya çekmemişsinizdir. En fazla esinlenmişsinizdir. Veya “lokalize” etmişsinizdir, değil mi?

Kopya çekmek özellikle iş yaşamında kesinlikle uzak durulması gereken, aşağılayıcı ve tehlikeli bir harekettir. 10 kusurlu hareketten birisi. Yani sonuç itibariyle, hangimiz bir sunum hazırlarken slideshare’e girip sunumlara bakar ki? Ya da hangimiz bir proje oluştururken konuyu Google’a yazıp yapılanlara şöyle bir göz atmıştır ki? Hayır, yapsak bile en fazla okumuş öğrenmişizdir fakat okuduklarımızı birebir uygulamamışızdır. Orasından burasından çekiştirip bizleştirmişizdir. Ve bunun adı da kopya değil esinlenmek olur.

İnsan kendisini her zaman kandıracak birşeyler buluyor tabii. :)

Bence, özellikle Türkiye kopya çekerek fikir oluşturma konusunda bir cennet. Gördüğümüz en yaratıcı fikirler, adımlar veya kampanyaların %90’ı yurtdışından araklanma.

Mesela, şu anda sosyal medyayı ayaklandırmış Anadolu Efes viral pazarlama örneği. Heineken’in yaptığı bir kampanyadan çekiştirip büzüştürülerek oluşturulmuş bir kampanya. Çok güzel ve başarılı fakat kopya.

Anadolu Efes Proje

Heineken Proje

Veya Ülker’in reklamına bakalım:

Ülker Proje

Contrex Proje

Veya HalkBank:

Halkbank Proje

T-mobile Proje

Sonuçta hiçbiri direkt kopya değil fakat yoğun bir esinlenme söz konusu. Peki neden bu kadar çok “esinlenyoruz?”

Çünkü:

Armut pişti: Türkiye’deki tüm markalardaki karar vericiler iyi birşey yaparak yerlerini sağlamlaştırmak istiyorlar. Risk almak istemiyorlar. Ajansları yapılan fikri ve etkisini gösterdiklerinde onlar fikre daha çok inanıp yapmak istiyorlar. Yurtdışında yapılmışsa yanlış olamaz algısı var.
Zaman yok: Birçok ajans yoğun tempoda çalışıyor. Fikir üretmek hem de sıfırdan birşey yaratmak sanıldığının aksine çok zor birşey. Konu sadece fikir üretmekten çok konseptinin oluşturulması ve marka için değerli olan “loop”un kapatılması. Hakkıyla yapılmak istendiğinde günler hatta ayların verilmesi gerek. Buna ne markanın ne de ajansın tahammülü yok.
Arabeskiz: Bir Türk olarak yapabileceğimize, üretebileceğimize çok inanmıyoruz. Türkiye’de moda da müzikte de hep yurtdışından alıntı yapmak var. Yurtdışının takip edilmesinin kopyalanması demek olduğu algısı var. Ve fikrinize çomak sokmaya çalışanlara “Allah’ın Amerikalısı yapmış” deyince bir anda haklı olabiliyorsunuz. Toplum doğru yapmış olduğunuzu düşünüyor.
Eğitim: Eğitimimiz üretmeye değil kopyalamaya yönelik. Yazdığınız dönem ödevlerini düşünün. Öğretmenleriniz nasıl araştırma yapmanız gerektiğini hatta neye bakmanız gerektiğini bile söylerdi. Resim hocalarımız insanın ten rengi olması gerektiğini vurgulardı. Hayal gücümüzü daha küçükken öldürüyorlar.
Bilmiyoruz: Pazarlamayı yapanlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Hepimiz kulaktan duyma şeylerle ilerliyoruz. Öğrenmiyoruz.

Sonuç olarak, iyi yapılan kampanyalar var. Esinlenmeler de var. Ama kendimiz yaratamadığımız sürece vicdanımız hep bir yerlerde “ama o senden daha güzel” diyecek.

20130221-235125.jpg