Güneşi beklerken

Bu bedenler biraz sahipsiz, Biraz da renksiz bugün, Yarın yok, yarın neymiş? Bu sokaklar biraz sahici, Biraz da eşsiz bugün, Yarın yok, yarın neymiş?

Bugün ve geçtiğimiz birkaç gün boyunca hem bir insan hem de bir kadın olarak Özgecan Aslan için yaşadığımız acı ve hayal kırıklığı tarif edilemez herhalde. Okumaya devam et

Kadın: Gerçek bir hikaye.

20130728-225107.jpg

İnsanoğlunun var olmasıyla beraber ırkçılık ve dışlama olguları da oluşmuştur. Kendisinden farklı olanı anlayamayan insan, kendisini koruma psikolojisiyle farklı olana yabancılaşır ve kötü olarak adledip uzak durmaya ve yok etmeye çalışır.

Tarihte bunun birçok örneği görüldü. Siyahi insanlar, kızılderililer, Yahudiler ve bunun gibi daha çok birçok toplum farklı oldukları için yargılandılar, işkence gördüler veya yok sayıldılar; yaşam hakları ellerinden alındı. Kısacası “yaradılanı severim, Yaradan’dan ötürü” cümlesi uygulanmadı.

Bu toplulukların çoğu savaşarak ya da kemikleşerek ellerinden alınanı geri kazanmayı başardılar ama bir grup var ki ne olursa olsun kendi haklarını doğru ve istedikleri şekilde geri alamadılar, alamıyorlar. Bu grup: Kadın.

Ayrıştırmayı veya farklılaştırmayı hiç sevmem fakat erkek ve kadının aynı veya eşit olduğunu da düşünen birisi değilim. Hayatın bazı alanlarında erkek daha avantajlı iken, bazılarında da kadınlar daha avantajlı veya eşit. Fakat erkeklerin yönetimde daha çok söz sahibi olmasıyla, kadınların ayrı bir grup oluşturduğu da kaçınılmaz bir gerçek.

Yazdıklarım birçok erkek için bir çeşit itham veya iftira olarak algılanabileceğinden konuyu birkaç örnekle özetlemek isterim.

Sokakta yürürken “rahatsız” edilmemek adına istediği kıyafeti giyememek,
Çoğu politikanın kadın olgusuyla yapılması,
Kadın olduğu için iş dünyasında yüksek bir noktaya gelmesinin cinselliğiyle bağlantılı olduğu düşünülmesi ve dedikodusunun yapılması,
Kişisel kararlarının toplum örf ve adetleriyle şekillendirilme baskısı,
Fazla eğitimin kızlara gereksiz bulunması,
Çoğu pazarlama aktivitelerinin cinselliğini ön plana koyan kılık kıyafetli hostesler tarafından yaptırılması,
Video kliplerinde çerez niyetine kadın vücudunun kullanılması,
Ped reklamlarından bile rahatsızlık duyulması, vb vb vb.

Birkaç tane de yapılmış araştırmalardan rakamlar vermek istiyorum. Deloitte’un 2011 senesinde yapmış olduğu bir araştırmaya göre:

Kadınlar dünyadaki yapılan işin %66’sını, üretilen gıdanın %50’sini üretmekte ve kazancın %10’unu almaktadır.
Kadınlar kazançlarının %90’ınını ev ihtiyaçlarına harcarken, erkekler %30-40’ını harcamaktadır.
Kadınlar dünyada toplam 20 trilyon dolar harcama yapmaktadır ve bu rakamın 2014 yılında yaklaşık 30 trilyon dolar olması beklenmektedir.

Diyelim ki, insani yönünü tamamen unutarak, yukarıda belirttiğim tüm konuları kadınların özgürlükleri aleyhine sonuçlandırdık. İstenilen kıyafeti giydirmedik, kadınları yönetici yapmadık, kararlarında özgür bırakmadık, eğitmedik vs. Sokağa bile çıkartmadık, hatta.

Ekonomideki etkilerini hep beraber düşünmeye çalışalım. Yaptığınız o uzun bütçe ve pazarlama toplantılarını düşünün. Genellikle, hedeflediğiniz kitlenin cinsiyeti ne oluyor? Kime ürünlerinizi beğendirmeye çalışıyorsunuz? Alışveriş merkezlerinde gezenler, süpermarketlerde alışveriş arabalarını dolduranlar kimler?

Yapılan ayrımcılığı durdurmamak, herkesin sonunu hazırlamakla eş değerdir. Bu gücü fark eden kadınlar ekonomideki güçlerini kullanarak harekete geçerler belki de, ne dersiniz? :)

Şiddete maruz kalıyorum! Yardım edin..

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de her 5 kadından 3’ü şiddete maruz kalıyor. 2012 yılındaki verilere bakarsak, Türkiye’de yaklaşık 150 kadın katledildi, 130’a yakın kadın tecavüze uğradı. Bunlar tabi ki bilinenlerin rakamları. Yine alınan verilere göre 2013 yılının ilk 2 ayında 18 kadın sığınma evlerine başvurmuş.

Bu vahim durum başka ülkelerde nasıl bilinmez ama bir Sırp kadın da bu konuya dem vurmaya karar vermiş ve bununla alakalı bir videoyu Youtube’a yüklemiş. Video sosyal medyada büyük ses getirmiş olacak ki Youtube’un popüler videoları arasına girmiş.

Aslında sosyal medyada alıştığımız bir yöntemi yapmış aslında. Her gün bir fotoğrafını çekip videoyu oluşturmuş.

Yardım edin!

Sosyal medya, hepimizin konuşması, tartışması hatta bilgi alması, örgütlenmesi için biçilmiş bir kaftan. Kadınlara uygulanan şiddete dikkat çekmek için de seçilen bu yol, bir kampanya dahi olsa çok doğru. Fakat videoyu izledikten sonra yapılan yorumlara dikkat etmenizi tavsiye ediyorum. Zira, sosyal medya dikkat çekmeye ne kadar çok yardım etse de bir yandan da ne tip insanlarla aynı havayı teneffüs ettiğimizi de bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Bu da aslında firmaların işe alım sürecinde insanların sosyal medyadaki aktivitelerini kontrol etmelerinin ne kadar da doğru birşey olduğunu gösteriyor. İnsanlar sosyal medyada yaptıkları yorumların sanal olduğuna ve gerçeği yansıtmadığına kendilerini inandırsalar da dışarıda söyleyemedikleri birçok düşüncelerini kullanıcı adları adı altında yazıp çizebiliyorlar. Bir kadının şiddete maruz kalınışının gösterildiği bir videoya karşı yapılan alaycı yorumlar kişilik bozukluklarının habercisi olmanın yanında insanların ellerindeki sosyal medya gücünü ne kadar kötüye kullandıklarının da bir kanıtı.

Devletin sosyal medyada yapılanların takibi ve yasaların oluşturulması konusunda hızlıca önlem alması dileğiyle.

20130326-234149.jpg